SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HATEM BAHSİ

<< 4224 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى وَزِيَادُ بْنُ يَحْيَى وَالْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ قَالُوا حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ أَبُو عَتَّابٍ حَدَّثَنَا أَبُو مَكِينٍ نُوحُ بْنُ رَبِيعَةَ حَدَّثَنِي إِيَاسُ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ الْمُعَيْقِيبِ وَجَدُّهُ مِنْ قِبَلِ أُمِّهِ أَبُو ذُبَابٍ عَنْ جَدِّهِ قَالَ كَانَ خَاتَمُ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ حَدِيدٍ مَلْوِيٌّ عَلَيْهِ فِضَّةٌ قَالَ فَرُبَّمَا كَانَ فِي يَدِهِ قَالَ وَكَانَ الْمُعَيْقِيبُ عَلَى خَاتَمِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

 

İyaz b. Haris b. Muaykıp - İyaz'ın anne tarafından dedesi Ebû Zûbabtır - Dedesi Muaykıp (r.a) şöyle dediğini rivayet etmiştir:

 

Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzüğü, üzerine gümüş kaplanmış demirdendi. O yüzük bazen benim elimde otururdu.

 

(İyaz veya başka bir râvî) Muaykıp, Rasûlullah'ın yüzüğünün emini idi. dedi.

 

 

İzah:

Tirmizî, Libas; Ahmed b. Hanbel 1-21.

 

Bu iki hadisten birincisi Hz. Nebi (s.a.v.)'in emir yüzük takmayı men ettiğine, ikincisi ise Efendimiz'in yüzüğünün demirden olduğuna delâlet etmektedir. Dolayısıyla bu şekliyle görünüşte aralarında bir çelişki olduğu izlenimi belirmektedir. Onun için bu iki hadîsin açıklamasını birlikte yapmayı uygun bulduk.

 

Birinci hadisten anladığımıza göre, Rasûlullah (s.a.v.)"e parmağında pi­rinç madeninden yapılmış bir yüzük olan bir adam gelmiş. Efendimiz onu doğru bulmayarak, pirinç yüzüğün caiz olmayışını putların kokusuna ben­zeterek ifade buyurmuştur. Buradaki benzetmedeki ilgi Hattabî'nin dedi­ğine göre putların pirinçten yapılmalarıdır. Gelen zat Rasûlullah'ın pirinç yüzüğü hoş görmediğini anlayınca hemen onu atmış daha sonra da parma­ğında demirden yüzük olduğu halde gelmiştir. Fakat bu sefer de Efendi­miz, adamın halini, cehennemliklerin haline benzetmiştir. Bu benzetme­deki alâka da, cehennemliklerin bağlı olduğu zincir ve bukağıların demir­den olmasıdır. Andan sâhâbi, Efendimizin bu tavrı karşısında demir yü­züğü de atarak hangi madenden yüzük edinebileceğini sormuş, Efendimiz de, gümüşü tavsiye etmiş, ama yüzüğün bir miskalden (takriben dört gr.) daha az olmasını tenbih etmiştir.

 

Bu hadisin zahiri, demir ve pirinçten imâl edilen yüzüklerin caiz olma­dığına delalet etmektedir. Ancak ikinci, yani 4224. hadis Hz. Nebi (s.a.v.)'in yüzüğünün demirden olduğuna delâlet etmektedir. Ayrıca Buhari ve Müslim'de yer alan bir hadiste Hz. Nebi (s.a.v.) Vâhib'e, kısasın­da, "Demirden de olsa bir yüzük bul"[Buhari, libas] buyurmuştur. Bu, ikinci hadi­si takviye etmektedir.

 

Bu farklı rivayetlerden dolayı ulemanın demir yüzük takınmanın hük­mü konusundaki görüşleri farklı olmuştur. Bu konuda bazı alimlerden nakledilen görüşler şu şekildedir:

 

Aliyü'1-Kârî" demir yüzüğün mekruh olduğunu alimlerimiz açıkça be­lirtmişlerdir." der. Nevevî, Mühezzeb şerhi'nde İbâne müellifinden demir ve pirinçten yapılan yüzüklerin mekruh olduğunu, Mütevelli'dert ise onun mekruh olmadığım nakletmiş ve ikincisinin daha sahih olduğunu söyle­miştir. Yine Nevevî, Müslim şerhi'nde "Bizim ashabımızın demir yüzü­ğün mekruh olup olmadığı konusunda iki görüşü vardır, Bunlardan mek­ruh olmadığı tarzındaki görüş daha sahihtir Çünkü demir yüzüğü nehy eden hadîs zayıftır." demiştir. Askalanî ise, yukarda Buhari ve Müslîm-den naklettiğimiz Vahibe hadisesindeki "Demirden de olsa bir yüzük al" hadisinin onun cevazına delil olmayacağım, yüzük almanın yüzük

 

takmak manasına gelmediğini, çünkü Hz. Nebi (s.a.v.)'in kadının, yü­züğün kıymeti ile menfaatlanmasım murat edmesinin muhtemel olduğu­nu söyler.

 

Askalâni'nin bu sözünden onun da demir yüzüğü meşru görmediği so­nucu çıkartılabilir.

 

Büceyramî'de, esah olan; bu görüşe göre kurşun, bakır ve demir yüzü­ğün mubah olduğunu söyler.

 

Şamî ise Cevheriden naklen demir yüzük takınmanın mekruh olduğu­nu söylemektedir.

 

Maliki ve Hanefî mezhebine göre, hem erkeklerin hem de kadınların demir, bakır, pirinç gibi madenlerden yapılan yüzük takınmaları mekruh­tur. Delilleri, üzerinde durduğumuz hadislerden birincisidir. Her ne kadar bu hadîs hakkında Nevevî zayıf demiş, daha başka bazı alimler de bazı yönlerden tenkit etmişlerse de. Munavî, onun, "hasen" derecesinden daha aşağı olmadığını söyler. Ayni'de, demir yüzük takmayı men eden başka rivayetler zikreder.

 

İbnü'l Arabî'de. Tirmizî Şerhî'nde bu konudaki hadîslerin sahîh ol­duklarını, sahîh olmasa bile demir yüzük takmanın fiilen terkedilişinin bu hadîsi kuvvetlendirdiğini söyler.

 

Üzerinde durduğumuz hadislerden ikincisi hakkında ise, bu görüş sa­hipleri, onun gümüşle kaplı olduğunu, yasak olanın, sırf demir veya ben­zeri bir maddeden yapılanlar olduğunu söylerler.

 

Birinci hadiste bahsi edilen diğer bir konuda gümüş yüzük takmanın meşru olduğu ve bu yüzüğün bir miskalden daha az olmasının gerekliliği­dir. Gümüş yüzük takmanın kadınlara da, erkeklere de, helâl olduğu; an­cak zaruret yoksa, yüzük takınmanın pek uygun olmadığı daha Önce geç­mişti. Burada, yüzüğün bir miskalden daha az olması konusuna temas et­mek istiyoruz.

 

Kârî'nin Cemiu'l-Vesâil'deki nakline göre konu Şafiîler arasında ihti­laflıdır. Yani bazılarına göre yüzüğün ağrlığı bir miskalden daha az olma­lıdır, bazılarına göre ise böyle bir ayırım yoktur.

 

Neylü'l Meârib'de bir miskalden fazla bile olsa erkeklerin de kadınla­rın da gümüş yüzük takabilecekleri zikredilmektedir. Kari bunu Tahâ-vî'nin şerhlerinden de nakletmiştir.

 

Malikîlere göre, iki dirhemden daha ağır olan yüzüğü takmak haram­dır. Hanefî fıkıh kitaplarından İhtiyar'da "Sünnet olan, yüzüğün bir mıs­kal kadar veya daha aşağı olmasıdır." denilmektedir.

 

4224, hadîsin isnadında ravîlerden birisi, İyas'ın anne tarafından olan dedesinin Ebû Zübab olduğunu söylemiştir.

 

Bunu söylemekten maksadı, hadisin işitenlerin, İyâs'in hadisi annesi tarafından olan dedesinden mi, yoksa babası tarafından olan dedesinden mi rivayet ettiği tarzında bir şüpheye kapılmamasıdır. Yani İyâs, hadîsi, babası tarafından olan dedesi Muykip'den rivayet etmiştir.